Anadolu Efes, 2021-2022 sezonuna Euroleague ve Türkiye Basketbol Ligi şampiyonu unvanıyla giriş yaptı. Bir önceki sezon olduğu gibi yeni sezona da büyük hedefler ve gerçekleştirebileceği hayallerle start verdi. Anadolu Efes anlık olarak Türkiye Basketbol Liginde play-off’da, Euroleague de ise Final Four’da. Gelin, birlikte Efes’in bu sezonki yol haritasını analiz edelim.İlk olarak kadro yapılanmasıyla başlayalım. Anadolu Efes, Sertaç Şanlı’nın takımdan ayrılması dışında kemik kadrosunu korudu. Bununla birlikte Elijah Bryant ve Petrusev gibi yan faktör sayılabilecek oyuncuları transfer etti. Erten Gazi ve Buğrahan Tuncer ise yaz kampında mevcut performanslarının üstüne koyarak rotasyonda daha da göze çarpmaya başladılar. Anadolu Efes, geçen seneki şampiyonlukların en büyük mimarlarından birisi olan Sertaç Şanlı’nın takımından ayrılmasının etkisiyle sezona pek de iyi başlayamadı. Sertaç modern pivot tanımına uygun olduğu için Efes onu pota altı bitiricilikte, orta mesafe ve perimetre şutunda zaman zaman aradı. Sertaç’ın yerini Petrusevle doldurmaya çalıştılar fakat tam anlamıyla fayda alamadılar. Dolasıyla pivot bölgesinde ellerinde Bryant Dunston ve Tibor Pleiss kaldı. Dunston da yaşı itibariyle sezonun bazı bölümlerinde istenilen verimi sağlayamadı. Belki de bu sezonun en büyük çıkışlarından birisini yapan Tibor Pleiss, Ergin Ataman’ın elini güçlendirdi. Özellikle maç başı 15-20 sayı bandında oynaması Efes hücumlarını zenginleştirdi. Bu durumda uzun vadede takıma Final Four getiren faktörlerden birisi oldu.Topa yön verici oyunculara geldiğimizde ise Anadolu Efes bu konuda Euroleague de eli en zengin takımların başında geliyor. Özellikle Micic-Larkin ikilisi Avrupa basketbolunun en iyi oyun kurucularından. Sezona bu ikiliyle birlikte takımda formsuz başladı fakat yoğun geçen bir sezonun ardından bu durum oldukça normaldi. Fikstürün Real Madrid, Cska Moskova gibi zor takımlarla başlamasını da bunun sebepleri arasına ekleyebiliriz. Bu ikili formunu yükselttikten sonra Beaubois’ın dış şut tehdidi, Elijah Bryant’ın yükselen performansı, Moerman ve Simon’un standart oyunu da eklenince Efes’in geçen sene oturttuğu kolektif oyun bilinci geri döndü. Final Four’u getiren bir başka ise faktör buydu. Sezonun kırılma noktalarına gelecek olursak, akıllara ilk olarak Moerman’ın son saniye üçlüğüyle kazanılan Panathinaikos maçı geliyor. Anadolu Efes’in sezon gidişatı ve play off iddiası açısından önem arz eden bir mücadeleydi ve bu galibiyet takımın özgüvenini yükseltti. Ardından ligde alınan Fenerbahçe Beko galibiyeti ve Euroleague deki Cska Moskova zaferi takımın fabrika ayarlarına iyiden iyiye dönmesini sağladı. Psikolojik olarak kırılma noktası ise Barcelona deplasmanında gerçekleşti. Ergin Ataman’ın maçtan atıldıktan sonra tribünlere yumruklarını kaldırıp Barça taraftarlarına “Ben şampiyonum, kupayı ben kazandım” demesi Euroleague’de verilmiş en önemli mesajlardan birisiydi. Buradan hareketle “takım olma” kavramının içi tamamen dolduruldu.Anadolu Efes, Final Four’a giden son aşama olan play off da Milanoyla eşleşti. Bu eşleşmede hem hücum hem müdafaa bakımından çok iyi iş çıkarttılar. Mağlup oldukları maç haricinde Messina’nın ekibine karşı potalarında en fazla 70 sayı gördüler. Böylece işin savunma yönünde de kendilerini gösterdiler. Serinin son maçında art arda serbest atış çizgisine gelen Micic ve Larkin’e de MVP tezahüratı yapılması normal sezonun özeti niteliğindeydi. Efes bu seriyi 3-1’lik net bir galibiyetle geçti ve Final Four’a kalan taraf oldu. Yazımı Anadolu Efes’e iyi dileklerimle kapatmak isterim. Umarım geçen sene olduğu gibi bu senede yolun sonu şampiyonlukla noktalanır. Başarılar Türkiye’nin gururu.Bu yazı toplam 244 defa okunmuştur.