– “Kendilerinin iyi bir vatandaş, iyi bir insan, üretken bir şahsiyet olmaları için elimizden gelen her tür gayreti üniversitelerimizde ortaya koymuş olacağız. İnanıyoruz ki üniversitelerimizde alacakları bu eğitim ile geleceklerini inşa edecekler”
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, 18-19 Haziran’da gerçekleştirilecek Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girecek tüm adaylara, “Kendilerini rahat hissetmeliler. Önlerinde bir sınav var. Bizler onları üniversitede bekliyoruz. Onlarla beraber inşallah geleceği birlikte inşa edeceğiz. Onlara üniversitelerimizde bilgi, beceri, yetkinlik ne varsa bütün bunları bu öğrencilerimize aktaracağız.” tavsiyesinde bulundu.
Özvar, Prof. Dr. Sabri Orman’ın vefatının ikinci yılı dolasıyla İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından düzenlenen anma programına katıldı.
Burada konuşan Özvar, 18-19 Haziran’da yapılacak YKS’nin salgından sonraki ilk sınav olacağını ve öğrencilerin maskesiz bir şekilde kendi içinde rekabet edeceklerini söyledi.
Özvar, Türkiye’de 1 milyona yakın kontenjan bulunduğunu İfade ederek, “Bu kontenjan için 3 milyon 250 bin adayımız üniversite sınavında yarışacaklar. Öncelikle genç kardeşlerimize, adaylarımıza şunu ifade etmek isterim. Sınav, başarı sıralamasına dayalı bir sınavdır. Yani bu sınavda kim daha fazla soru çözer, kim daha fazla başarılı olur ise sınav sıralaması buna göre teşekkül edecektir. Bu açıdan sınavın başarı sıralamasına dayalı olduğunu unutmamaları lazım.” dedi.
Öğrencilerin sınava zaten hazırlık yaptıklarını, çokça soru çözdüklerini aktaran Özvar, şunları kaydetti:
“Biz Yükseköğretim Kurulu olarak daha önce de ilan ettiğimiz gibi bu önemli sınavda, sınav süresini 30 dakika kadar uzatmış olduk. Bunun inşallah öğrencilerimiz için daha fazla sorularla meşgale içinde olmak, daha fazla onları çözmeye çalışmak ve biraz da streslerini azaltmak maksadıyla böyle bir karar aldığımızı bilmenizi isterim. Bu sınavın 30 dakika uzamasının sınav sorularının kolaylığı veya zorluğuyla hiçbir alakası yok. Zira sınavdaki soruların zorluğu veya kolaylığı aslında o sırada bu soruları hazırlayan hocalarımızın soru hazırlama tarzıyla çok yakından alakalı. Bizler de soruları bilmiyoruz. Bizim için de doğrusu tam bir merak konusu. Biz de sınavdan sonra soruların durumunu, kolaylığını, zorluğunu birlikte tartışacağız. Birlikte değerlendireceğiz.”
– “Onlarla beraber inşallah geleceği birlikte inşa edeceğiz”
Prof. Dr. Erol Özvar, bu sene ikinci önemli yeniliğin de gerek Temel Yeterlilik Testi (TYT) gerekse de Alan Yeterlilik Testleri’nde (AYT) barajın kaldırılması olduğunu ifade etti.
Bunu da rekabeti biraz daha arttırabilmek için yaptıklarını anlatan Özvar, “Yalnız şunu da ifade etmem lazım. Bu barajlar kalktı ama başarı sıralamasına dayalı baraj devam ediyor. Yani gerek tıp fakültesi, gerek diş hekimliği, gerek hukuk fakültesi, gerek eğitim fakültesi gibi branşlarda bildiğiniz üzere başarı sıralaması devam etmektedir. Hatta bu sene hukukta başarı sıralamaları 100 bine kadar yukarı doğru çıkmış oldu. Yanlış hatırlamıyorsam 125 bindi. Şimdi bu 100 bine kadar çıkmış oldu. Dolayısıyla hukukta daha fazla rekabetin ortaya çıkacağını öngörüyoruz.” diye konuştu.
Bu baraj meselesinin büyük ölçüde psikolojik motivasyonu artıracağını vurgulayan Özvar, şöyle devam etti:
“Öğrenci arkadaşlarımızın içinden programları tercih edecek, program tercihinde bulunacak tabanı yaygınlaştırmış olacak. Yani daha fazla tercihte bulunabilen, bakın kazanan değil. Daha fazla tercihte bulunan öğrenci veya aday sayısının artmasına vesile olacaktır. Kendilerini rahat hissetmeliler. Önlerinde bir sınav var. Bizler onları üniversitede bekliyoruz. Onlarla beraber inşallah geleceği birlikte inşa edeceğiz. Onlara üniversitelerimizde bilgi, beceri, yetkinlik ne varsa bütün bunları bu öğrencilerimize aktaracağız. Kendilerinin iyi bir vatandaş, iyi bir insan, üretken bir şahsiyet olmaları için elimizden gelen her tür gayreti üniversitelerimizde ortaya koymuş olacağız. İnanıyoruz ki üniversitelerimizde alacakları bu eğitim ile geleceklerini inşa edecekler. Geleceklerine daha olumlu, daha pozitif, daha iyimser bakacaklardır. Zira gelecek gençlerindir.”
– “Orman’ın temel meşgale alanı İslam dünyasında iktisadi düşüncenin teşekkülü”
Programın sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan YÖK Bakanı Prof. Dr. Erol Özvar, merhum Prof. Dr. Sabri Orman’ın bu kadar üretken ve çevresine faydalı bir insan, hoca olmasının arkasında ailesinin ve eşinin emeğinin bulunduğunu ifade etti.
Özvar, Türkiye’de iktisat tarihinin iktisat alanından ayrılmasının, müstakil bir ana bilim dalı olarak örgütlenmesinin, 1980’li yılların başında Ahmet Tabakoğlu ve Sabri Orman’ın da İstanbul Üniversitesinden Marmara’ya geçmesine vesile olduğunu belirterek, bu açıdan Türkiye’de iktisat tarihi çalışmalarının müstakil bir ana bilim dalı etrafında örgütlenerek hizmete girmesinin bu hocaların emekleriyle olduğunu anlattı.
İstanbul’da bir enstitü etrafında akabinde Marmara Üniversitesi ve diğer üniversitelerde bu sahanın ayrı bir disiplin olarak resmen kabul edilmesinde ve hocaların buralarda çalışmalarında Orman’ın katkısı bulunduğunu aktaran Özvar, şöyle devam etti:
“Yetişmemizde, şekillenmemizde -sadece ilmi bakımdan yetişmemizde değil- olumlu bazı şeyler kazanmışsak ki, bu kazandığımız müspet davranışları da hocamızdan kazandığımızı ifade etmek isterim. Davranışlar, birtakım hususi erdem ve faziletler, kitaplardan öğrenilerek benimsenecek şeyler değil. Bunlar ancak etrafınızda gördüğünüz kıymetli, üstün vasıflara sahip insanlarla sürekli düşe kalka, onlarla beraber yaşayarak elde edebileceğiniz şeyler.”
Özvar, Sabri Orman’ın temel meşgale alanının, makale ve kitaplarında da ifade ettiği gibi İslam dünyasında iktisadi düşüncenin teşekkülü olduğuna dikkati çekerek, bu maksatla da kaleme aldığı, 1980’lerin sonundan itibaren projesini anlattığı bir ajandasının bulunduğunu dile getirdi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar, Sabri Orman’ın projesini kendileriyle paylaştığını belirterek, şöyle devam etti:
“Diyordu ki, ‘İslam düşünce geleneğinde gerek fıkıh, gerek tefsir, gerek kelam, gerek tarih metinleri, gerek diğer yazılı tekst metinler içinde mutlaka bu ulemanın, alimlerin iktisadi alana dair düşünceleri veya zihniyeti, bakış açıları var. Ben bunu Gazali çalışırken fark ettim, gördüm. Bundan sonra arzum ve isteğim yapabildiğim ölçüde İslam düşünce geleneği içerisinde iktisadi düşüncenin öncelikle nasıl çalışılabileceği, hangi kaynaklardan takip edilebileceği ve nasıl tahlil edebileceğimizi ortaya koymaktır’ demişti.”
AA